Çocuk Ve Ergenlerde İletişim Engelleri

1-Emretme, yönetme:

“Yapman gerekir, yapacaksın, yapmak zorundasın…”
Korku ya da aktif direnç yaratabilir;
Söylenenin tersini denemeye davet edebilir;
İsyankâr davranışa ya da misillemeye yol açabilir.

2-Uyarma, tehdit etme:

“Ya yaparsın, yoksa…”
Korku, boyun eğme yaratabilir;
Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini denemeye yol açar;
Gücenme, kızgınlık, isyankarlığa neden olabilir.

3-Ahlak dersi ve vaaz verme:
“…yapmalıydın” veya “senin sorumluluğun” ya da “şöyle yapmak gerekir”
Suçluluk duyguları yaratır;
Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir(Kim demiş?)

4-Öğüt verme, çözüm getirme:

“Ben olsam… Neden yapmıyorsun? Sana şunu önereyim”
Çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder;
Çocuğun sorunu düşünüp, değişik çözümler getirmesine engel olur;
Bağımlılık yaratır.

5-Mantık yoluyla inandırma, tartışma:

“İşte bu nedenle hatalısın” “ Olaylar gösterir ki…”
Savunucu tutumlara yol açar;
Çoğunlukla çocuğun artık ailesini dinlememesine neden olur;
Çocuğun kendisini yetersiz hissetmesini sağlar.

6-Yargılama, suçlama:

“Olgunca düşünmüyorsun” “Sen zaten tembelsin”
Yetersizlik, aptallık ve yanlış değerlendirme anlamı taşır;
Çocuğun azarlanma ve eleştirilme korkusuyla iletişimini kesmesine neden olur;
Genellikle çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (ben tembelim) ya da karşılık verir (siz daha mükemmel değilsiniz)

7-Övme, görüşüne katılma:

“Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor” “Bence harikasın”
Ailenin beklentilerinin çok yüksek olduğunu ima eder;
Çocuğun kendini algılayışı ile övgü birbirine uygun değilse çocukta kaygı yaratabilir.

8-Ad takma, alay etme:

“Koca bebek” “Geri zekalı” “Hadi sende sulu göz”
Çocuğun kendini değersiz hissetmesine ve sevilmediğini düşünmesine yol açar;
Kendine bakışını olumsuz etkiler;
Genellikle karşılık verme isteği uyandırır.

9-Tahlil etme, teşhis koyma:

“Senin derdin nedir biliyor musun?” “Aslında böyle demek istemiyorsun”
Tehdit ve tedirgin edici olabilir, başarısızlık duygusu uyandırabilir;
Çocuk kendisini korumasız ve kıstırılmış hisseder;
Yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser.

10-Güven verme, teselli etme:

“Aldırma… Boş ver düzelir” “Hadi biraz neşelen”
Kendini “anlaşılmamış” hissetmesine neden olur;
Kızgınlık duyguları uyandırır. (Size göre kolay tabii!)
Genellikle mesajı “Kendini kötü hissetmen doğru değil” biçiminde algılar.

11-İncelemek, soruşturmak:

“Neden?…Kim?…Sen ne yaptın?”
Genellikle hayır demeye veya kaçamak cevaplar vermeye yöneltir;
Soruyu soran nereye varma istediğini açıklamadığından çocukta endişe yaratabilir;
Sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi sorununu gözden kaçırabilir.

12-İşi alaya vurma, konu değiştirme:

“Dünyayı neden sen yönetmiyorsun?” “Daha güzel şeylerden konuşalım”
Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine onlarda kaçınmak gerektiği mesajını alabilir;
Çocuğa sorunlarının önemsiz olduğu anlamını verebilir;
Güçlüklerle karşılaştığında paylaşmaya çekinebilir.

Yorum bırakın

* Note: Your email will be kept secret and not be published

Translate »